21 Ocak 2015 Çarşamba

MARTİN LUTHER KİNG, MALCOLM X ve HRANT DİNK

http://gezite.org/martin-luther-king-jr-malcolm-x-ve-hrant-dink/ linkinde yayımlanmıştır. 
ABD Büyükelçisi John Bass, siyah hareketinin daha uzlaşmacı figürü Martin Luther King, Jr. ve Hrant Dink hakkında bir yazı yazmış. Kimin kimi anacağını söylemek haddimize düşmez lakin dürüst ve ahlaklı olmak elzemdir.
Malcolm X - Hrant Dink - Martin Luther King, Jr.
Malcolm X – Hrant Dink – Martin Luther King, Jr.
ABD Büyükelçisi John Bass lütfetmiş, Radikal gazetesine Martin Luther King, Jr. ve Hrant Dink’i yazmış. Üzerinde durmakta fayda var.

Siyah hareketinde iki temel eğilimden bahsedilir. Ev kölesi ve tarla kölesi. Sahibi hastalandığında “Neyin var efendi, hasta mıyız?” diye soran ev kölesi, medeni haklarformülünde vücut bulur, temsilcisi Martin Luther King, Jr.’dır. Bir diğeri ise, sahibi hastalandığında bir an önce ölsün diye dua eden tarla kölesi, direniş çizgisidir: Malcolm Xtemsil eder. Tabii bu tutumda Martin Luther King, Jr. ile Malcolm X’in sınıfsal konumları belirleyicidir.
Orta sınıf sayılabilecek bir aileye mensup Martin Luther King, Jr. eğitimlidir, üniversite okur, yüksek lisans yapar. Malcolm X‘in ise çok küçük yaştayken babası öldürülür, annesi akıl hastanesine kapatılır, gençliği hırsızlık, haneye tecavüz gibi bir takım suçlardan hapishanede geçer.
Sanılanın aksine, muktedir Martin Luther King, Jr.ın muhalefetinden aman aman huzursuz olmaz. Rahat kontrol edebilir, eylemliliğini istediği formata sokabilir. Sınırlı taleplerin sesidir, hareketinin karakteri barışçıl ve uzlaşmacıdır. Kendisine siyah toplumu içinde ciddi ve azımsanmayacak bir muhalefet de vardır.
Büyükelçinin yazısına da konu olan Washington’a Yürüyüş’e yakından bakalım.

Hareketi içten fethetmek

Martin Luther King, Jr.’ın meşhur ‘Bir Hayalim Var’ konuşmasını yaptığı 1963 tarihliWashington’a Yürüyüş, siyahların sokaklara döküldüğü, hayatı durduracak önemli bir takım eylemlerin devreye sokulmasının planlandığı bir siyah devrimdir. Beyaz adam korkar.Malcolm X durumu şöyle betimler:
Kennedy, “Siyahların saygı duyduğu ulusal zenci liderleri” çağırır. “Bu işi fazla ileri götürüyorsunuz” der. Liderler “Başlatmadıkları için durduramayacakları bir eylemlilik olduğunu, başında değil, içinde dahi olmadıklarını, bu zencilerin kendilerinin önünde koştuklarını” iletirler. Beyaz adamın refleksi tanıdıktır: “Eğer sizler içinde değilseniz, ben sizi içine sokarım. Sizi başına yerleştiririm. Bu hareketi onaylarım. Güzel karşılarım. Ona yardım ederim. Ona katılırım.” Gerisi Malcolm X’in konuşmasından:
İşte Washington Yürüyüşü’nde bunu yaptılar. Ona katıldılar, onun bir parçası oldular, onu ele geçirdiler. Ve ele geçirdiklerinde hareket militanlığını kaybetti. Öfkesi tükendi, ateşi söndü, ödün vermezliği kayboldu. Hatta yürüyüş olma karakterini dahi kaybetti. Bir piknik oldu, bir sirke dönüştü. Artık palyaçolarıyla bir sirkti sadece.
Hayır, satılmış bir davaydı. Ele geçirilmişti. Onu öyle sıkı kontrol ettiler ki, zencilere kente saat kaçta gireceklerini, nerede duracaklarını, hangi pankartı taşıyacaklarını, hangi şarkıları söyleyeceklerini, nasıl konuşmalar yapabileceklerini, hangi konuşmaları yapamayacaklarını söylediler ve sonra da güneş batmadan önce kentten çıkıp gitmelerini emrettiler.1

Siyah serhıldanlar dönemi: 1965-67

Washington Yürüyüşü’ne atfedilen, ırkçılık karşıtı yasaların 1964 yılında çıkması, siyah toplumunun derdine deva olmaz. 1965 yılının ağustos ayında altı gün süren Watts Ayaklanması başlar. Çoğunlukla polisin açtığı ateş sonucu 35 insan ölür, 200 milyon dolarlık mülk kül olur.
Watts Ayaklanması, kibar bir orta sınıf vaizi olan Martin Luther King, Jr.’ı dahi radikalleştirmiştir, öyle ki; “Varoşların amacı, güçleri olmayan ve güçsüzlüklerini devam ettirenleri bir yere kapatmaktır. Varoşlar sakinlerini siyasal egemenlik altında, ekonomik sömürü altında tutup, her an aşağılanmalarına imkân veren bir iç sömürgeden başka bir şey değildir,” der bir konuşmasında.
Fakat artık çok geçtir.
1966 ve 1967 yılı ayaklanmalarla geçer, ayaklanmaların örgütlülüğünü sağlamak, siyahların radikal taleplerinin karşılık bulması ve öz savunma amacıyla Kara Panterler Partisi kurulur. Bu dönemde kurulan birçok devrimci siyah örgütün kendisini öncelikle “Malcolmist” olarak nitelendirmesi, dönemin somut koşullarını tahlil açısından net bir veridir.

Hayallerinin değil katillerinin mirasçıları

“Saygıdeğer” büyükelçinin yazısının sonunda değindiği “Bazı polislerin siyah vatandaşları öldürmesi, ortaya çıkan protestolar, Martin Luther King’in hayalinin gerçekleşmesi için bize yapılacak çok iş olduğunu söylüyor” söylemi ise, hafif deyimiyle tutarsızlık.

Hrant Dink’e gelirsek.
Siz öldürüyorsunuz, siz öldüreni cezasız bırakıyorsunuz bayım. ABD’deki ırk ayrımcılığının dönem dönem incelenmesi, ABD’li kuruluşların istatistiki verileriyle desteklenmesi ve “hâlâ ilk günkü ateşiyle” sürdüğünün belgelenmesi, pek kolay bir iştir; lakin bir yazının değil, kitabın konusu olabilir ancak.

Lenin Devlet ve Devrim’in girişinde, “Egemen sınıflar yaşarlarken devrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarla ödüllendirirken, ölümlerinden sonra kendilerini zararsız ikonlar haline getirmeye ve azizleştirmeye çalışırlar,” der.
Kendisini “sosyalist bir Ermeni” olarak tanımlayan Hrant Dink’in katledilişinden sonra liberal bir takım çevrelerce kelimenin tam anlamıyla “hunharca” sahiplenilmesi, ihtiyaç duydukları algıyı fazlasıyla yarattı: İllegal bir örgüt içinde kullandığı kod adını “Ermeniliğini örgüt içinde saklamak zorundaydı” yorumuyla sunanlar… BirGün gazetesinde yazdığı dönemde “yazılarına müdahale edildiği” üzerinden bir bardak suda kopan fırtınalar…
Nasılsa Hrant Dink katledilmişti ve artık cevap veremezdi.
Hrant Dink, onurlu ve mahir bir aydın, bir partizan, vasiyetinde “Eğer bir gün ölürsem ve benim için Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap halkından yiğit emekçiler üzülür de cenazeme gelirlerse, işte o zaman TKP / ML ile gurur duyarım beni devrimci yaptığı için”  diyen bir devrimciydi, Fırat’.
Kimin kimi anacağını söylemek haddimize düşmez lakin dürüst ve ahlaklı olmak elzemdir. Baş katilin elçisinin anmasına prim verecek olanlarla ise, aynı yolda yürümek mümkün değil.  

  Dipnot/lar
  1. Alıntılar: Biz Özgürlük İstiyoruz, Mumia Ebu-Cemal, Agora Yayınları. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder