24 Nisan 2012 Salı

ÖRGÜTLEN, ÖRGÜTLEN, ÖRGÜTLEN!..MUMİA ABU - JAMAL SÖYLEŞİSİ

www.yurtsuz.net'ten alıntıdır...


RT, eski gazeteci ve Kara Panter Mumia Abu-Jamal ile ölüm hücresinden çıkarıldığından beri konuşan dünyadaki ilk televizyon kanalı oldu. Abu-Jamal 1981’de bir polis memurunu öldürdüğü gerekçesiyle ömrünün kalanını parmaklıklar ardında geçirecek.


Birçoğu tarafından, aleni bir adli hata olduğu şeklinde değerlendirilen Abu-Jamal davası, dünya çapında dikkatleri üzerine çekti. Savunma makamı, iddia makamının tanıklarının ifadelerinin güvenilir olmadığından dolayı, Abu-Jamal’in suçlamalardan masum olduğunu iddia etti. Onlarca yıldır, destekçileri onun arkasında yer aldılar.

14 Nisan 2012 Cumartesi

FARKLI BİR 1 MAYIS DEĞERLENDİRMESİ...



1 Mayısta Aklın Kitlesel Coşku’ya Hitabı: 

Büyük kalabalıklar, özellikle Taksim’de toplanan yüz binler akşam evlerine döndüler. Herkes sevinçliydi; 1977’de yapılan katliamdan sonra ilk kez “gönül rahatlığı”yla 1 Mayıs kutlanmıştı!

Televizyonlara eski solcu kuşaklardan gelen, ama “eski tüfek” denilemeyecek arkadaşlarımız çok bilgilendirici, gerçekten duygusal açıklamalar yaptılar. Aklıma 1977 1 Mayıs katliamı sonrası yaşananlar geldi. 12 Eylül hazırlık eylemlerinin işaret fişeği olan 77 katliamından 34 yıl aradan sonra ufak hatırlatmalar gerekiyor.

12 Nisan 2012 Perşembe

RAGIP ZARAKOLU İLE SÖYLEŞİ; HÜMANİST EKOL BENİM SUÇ ORTAĞIMDI...

Söyleşi Mesele Dergisi'nin 12. sayısında yayımlanmıştır...                      Osman Akınhay - Berat Günçıkan




Ragıp Zarakolu, Türkiye’de sosyalist yayıncılığın ilk akla gelen isimlerinden. Ayrıca gazeteci, fıkra yazarı, çevirmen, insan hakları mücadelecisi ... Böyle bir sima söz konusuyken konuşulabilecek meselelerin çokluğu kaçınılmaz. Fakat bu söyleşinin ilk sebebi de, Ragıp Abi’nin eşi ve yoldaşı Ayşe Zarakolu’yla beraber sahibi ve editörü olduğu Belge Yayınları’nın 30. yılının kutlanması olduğundan, söyleşinin kapsamını daraltmak bir o kadar mecburiyet. Onun için, en az yayıncılık kadar hayati değer taşıyan ve Ragıp Zarakolu’nun asli meşgale ve mücadele alanlarını oluşturan diğer konuları başka bir söyleşiye erteleyerek, Belge Yayınları’nın serüveni ekseninde söyleşmeyi tercih ettik.

11 Nisan 2012 Çarşamba

TANYA



HÜZNÜN VE HASRETİN RESSAMI- NURİYE KILINÇ


Hüznün ve hasretin ressamı Nuriye Kılınç’ın resimlerine bakıyorum birer birer. Zaman donmuş gibi 1980’li yıllarda. Şişmiş bir ayak. Hücreye tıkılmış çıplak bir kadın; asla “nü” değil. Daha sonra önümden gurbet, mültecilik göçmenlik temaları akıyor. Bavullar geçiyor gözlerimin önünden. İçimdeki sessizlik yavaş yavaş meraka dönüşüyor. Yaşananları unutmak için didinenleri, hatta “MC,” DP’den itibaren bilumum muhafazakâr, Türk-İslam sentezcileri haklıydı da yanlış olan bizdik galiba diyerek utangaç düşüncelerini ifade edenleri hatırlıyorum. Yıl 2011; Ocak ayının son günlerindeyiz. İzmir’in ılıman kışında bilmediğim bir Kanada-Malatya soğuk iklim ve kar kuşağını düşünüyorum.