12 Haziran 2015 Cuma

ÇOCUK İNSANIN ATASIDIR; DİNO'NUN ŞARKILARI

Aşağıdaki yazı ilk olarak; http://gezite.org/cocuk-insanin-atasidir-dinonun-sarkilari/ linkinde yayımlanmıştır. 
Şubadap Çocuk “Çocuklar İçin Evrim Şarkıları; Dino’nun Şarkıları” albümünü yayınladı; “Evrim okul müfredatından çıkartılıyorsa, müzik repertuarına girer!”
0

SERMAYENİN GÖLGESİNDE FUTBOL; BİR ŞAMPİYONLAR LİGİ İNCELEMESİ

Aşağıdaki yazı ilk olarak; http://gezite.org/sermayenin-golgesinde-futbol-bir-sampiyonlar-ligi-incelemesi/ linkinde yayımlanmıştır. 
Rakamlar üzerinden görünen o ki, uluslararası ekonomik düzen benzerini kültürel sportif bir alanda yaratıyor.
champions-league-

LAF CAMBAZISIN AMA DOSTLARIN KİMLER?

Aşağıdaki yazı ilk olarak; http://gezite.org/laf-cambazisin-ama-dostlarin-kimler/ linkinde yayımlanmıştır.
Kelimeler üzerindeki hakimiyetini ve laf cambazlığını ezilenler, yoksullar, barikatın arkasında duranlar için kullanan Boykot, ilk albümü “Geri Dönmek Yok”‘u yayımladı.
1
kapak_1

18 Mart 2015 Çarşamba

İDAM CEZASI MI SUÇUN İDAMI MI?

Yazı ilk olarak şu linkte yayımlanmıştır; http://gezite.org/idam-cezasi-mi-sucun-idami-mi/

Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesi, bir kez daha toplumun üzüntü, acı, nefret ve öfke duygularını yoğun biçimde harekete geçirdi. Tüm bu vahşete dair bir çok şey söylenmiş durumda. Biz biraz teşhis ve tedaviye yoğunlaşmak istiyoruz.

21 Ocak 2015 Çarşamba

MARTİN LUTHER KİNG, MALCOLM X ve HRANT DİNK

http://gezite.org/martin-luther-king-jr-malcolm-x-ve-hrant-dink/ linkinde yayımlanmıştır. 
ABD Büyükelçisi John Bass, siyah hareketinin daha uzlaşmacı figürü Martin Luther King, Jr. ve Hrant Dink hakkında bir yazı yazmış. Kimin kimi anacağını söylemek haddimize düşmez lakin dürüst ve ahlaklı olmak elzemdir.
Malcolm X - Hrant Dink - Martin Luther King, Jr.
Malcolm X – Hrant Dink – Martin Luther King, Jr.
ABD Büyükelçisi John Bass lütfetmiş, Radikal gazetesine Martin Luther King, Jr. ve Hrant Dink’i yazmış. Üzerinde durmakta fayda var.

10 Kasım 2014 Pazartesi

PRAKSİS'TEN İLK ALBÜM; SOKAKLARDA İSYAN VAR!

http://gezite.org/sokaklarda-isyan-var/ linkinde yayımlanmıştır...
Praksis, Haziran ayaklanması sürecinde barikatların önünde cesur tavırları ve notaları ile tanıdığımız / tanıştığımız bir grup. Yaklaşık beş ay önce ilk stüdyo albümleri “Sokaklarda İsyan Var”ı yayımladılar.
praksiTürkiye’de “kentli” muhalif / devrimci müzik form değiştirme eğiliminde. Henüz yeteri kadar duyulduğu söylenemeyecek bu sesler, bir geçiş dönemini ifade ediyor denebilir. Death Metal’den Hard Core’a, Rap’ten Rock’un çeşitli varyasyonlarına uzanabilecek bir yelpazede üretim mevcut. Muhalif / devrimci müziğin “yeni aktörlerinin” popülerleşmeye daha müsait müzikal formlarda değil de, neden nispeten alt kültürlere ait daha “sert” tonlarda karşılığını bulmaya çalıştığı ayrı bir tartışma / yazı konusu.

GÖRÜNEN GERÇEK OLSAYDI...

http://gezite.org/gorunen-gercek-olsaydi/ linkinde yayımlanmıştır... 


Meselenin “özünün” bir şekilde süratle gözden kaçırılması, tartışılacak enerjiyi alakasız ve bağlamından kopuk başka mecralara çekmek, geniş kitlelerde yaratılan bu ruh hali ihtimaldir ki “devletin baskı aygıtlarından” dahi daha işlevsel hale gelebiliyor.
Provokasyon, terörist, iç mihraklar, dış mihraklar… söylemleri ve medyanın genel algı oluşturma yöntemleri üzerinde durmakta fayda var.
Bir toplumsal hareketlilik halinde, medyada / sosyal medyada hızlı bir şekilde yayılan “Provokasyon!” ve “Teröristler!” nidalarının alt metni şu:
Aslında ortada isyan edilecek herhangi bir şey yok, iç ya da dış bir takım mihrakların “oyuncağı” haline gelmiş provokatörler ve teröristler var, bunlar “doğuştan kötü” insanlar, masum halkımızı kirli amellerine alet ediyorlar!
Meselenin “özünün” bir şekilde süratle gözden kaçırılması, tartışılacak enerjiyi alakasız ve bağlamından kopuk başka mecralara çekmek,  geniş kitlelerde yaratılan bu ruh hali ihtimaldir ki “devletin baskı aygıtlarından” dahi daha işlevsel hale gelebiliyor.

CASTRO NEW YORK'TA - 2

http://gezite.org/castro-new-yorkta-2/ linkinde yayımlanmıştır... 
Bir önceki yazıda Küba Heyeti’nin ABD’de gerçekleşen BM ziyaretinin yarattığı “dehşet”i anlatmış ve Fidel’in ünlü konuşmasının ilk kısmını özetlemiştik. Castro’nun konuşmasının devamı: “Yağma felsefesine son verilirse, savaş felsefesi de son bulacaktır.”

“Yağma felsefesine son verilirse, savaş felsefesi de son bulacaktır.”

ABD, Küba Devrimi’nden sonra Latin Amerika ile “ilgilenmeye” başlamıştı. Bu ilgiden Küba nasibini doğrudan, diğer Latin Amerika ülkeleriyse dolaylı aldı.
ABD hükümeti Latin Amerika için bir “toplumsal kalkınma” planı hazırlar. Konut, yol ve hastane (tanıdık gelebilir) yatırımını kapsayan bu plana Castro’nun eleştirisi “Ekonomik kalkınma olmadan toplumsal kalkınma olamayacağı” yönündedir; planı göstermelik bulur.

CASTRO NEW YORK'TA - 1

http://gezite.org/castro-new-yorkta-1/ linkinde yayımlanmıştır... 


1960 Eylül’ünde Küba Heyeti BM Genel Kurulu için New York’a geldiğinde önce gizli bir sıkıyönetim ilan edildi. Castro’nun BM’de yaptığı konuşma ise hâlâ halkların dimağındadır. Bu ilk yazıda konuşmanın ilk kısmını da özetliyoruz.
Fidel-Castro-New-York'ta2
Emperyalizmin kalbinde halkların kalbine mesaj
1960 yılının Eylül ayında Küba Heyeti BM Genel Kurulu için New York’a gelir. Heyet havaalanına indiği andan itibaren akıl dışı ve daha önce herhangi bir ülkenin heyetinin yaşamadığı bir siyasi linçe maruz kalır.
Havaalanından çıkıldıktan sonra heyetin içinde bulunduğu araç, bir noktada durdurulur. Castro kendisini selamlayan birkaç bin insana el sallamak için elini arabanın camından çıkartır fakat bir polis Castro’nun elini camdan içeri sokar.

20 Mayıs 2014 Salı

AFRİKA - TÜRKİYE / MADENLER VE TEKELCİ SERMAYE

Hayat her zaman akademik çalışmalardan, soyut şemalardan, “öteki” vb. gibi moda terimlerden hızlı akar. Ama Lenin buna rağmen “Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz” diye vurgular. Burada devrimci teori enternasyonal ve ulusal anlamda tüm pratiğin özetlenmesinden başka bir şey değildir. 1970’lü yıllarda, ezilen üç kıtada kurtuluş mücadeleleri tüm şiddetiyle sürerken, sokaklarda “İki, Üç Daha Fazla Vietnam” sloganları yankılanırdı. Che’nin deyişiyle, Vietnam çok yalnızdı; ABD ordularını çok cephede bölmeliydi. Slogana Türkiye’de “Ho Şi Minh” adını da ekledik.

26 Kasım 2013 Salı

TARİH SAATİ

Tarih saatinin tik takları hiç duyulmasa da tıkır tıkır çalışır saat. Salise, saniye, dakika, saat, gün, ay, yıl, on yıl, yüzyıl diye böleriz zamanı. Bu yolla zamanı uzaydan ayırır, mutlaklık yükleriz. Uzay-zaman süreklisini bir şekilde bölmemizin tek amacı başlangıçta tohum ekme zamanlarını belirleyebilmekti. Sanayi devriminden sonra ilk buharlı trenler raylarda sefer yapmaya başladığında, artık saniye ve dakikaların da önemi ortaya çıktı. Şimdi bireylerin ve kuşakların tarihini sembolik önem taşıyan günlerle yazıyoruz: 12 Mart, 30 Mart, 24 Nisan, 1 Mayıs, 6 Mayıs, 12 Eylül, vb… Böylece günler bağımsız varlık kazanıyor, uzaydan, yani tarihi ortamından kopuyor.
 

16 Kasım 2013 Cumartesi

ANNE BEN HIYAR MIYIM? - ALİ ARTUN

25.09.2013 tarihinde, e-skop'ta yayınlanmıştır.

http://www.e-skop.com/skopbulten/anne-ben-hiyar-miyim/1510

Çağdaşlığın ve çağdaş sanatın ne olduğu üzerine yıllardır süren tartışmalarda nihayet bazı uzlaşmalara varıldı. Bunlardan ilki, çağdaş sanatın modernliği parçalayan bir dönemi ifade etmesi. İkincisi, küreselleşmenin bir tezahürü olması. Üçüncüsü ise, finansla ve iletişim teknolojileriyle bağlaşıklığı. Küresel şirketlerin büyük yatırımlarla yapılandırdıkları çağdaş sanat, başta bienallerle örgütleniyor.

29 Mart 2013 Cuma

GEORGE HABAŞ İLE FİLİSTİN DİRENİŞİ ÜZERİNE...


Filistin Halk Kurtuluş Cephesi kurucusu George Habaş ile gerçekleştirilen ve FHKC'den Filistin direnişine kadar birçok konunun konuşulduğu röportajı Haksöz Dergisi'nden alıntılıyoruz:
 
 
Bu röportaj Journal of Palestine Studies dergisinden Murat Yörükoğlu tarafından Haksöz Dergisi (Ekim-Kasım 1999, 103-104. Sayı) için çevrilmiştir.

 

4 Şubat 2013 Pazartesi

FARC-EP GERİLLALARI İLE BARIŞ GÖRÜŞMELERİ ÜZERİNE-2

GERİLLANIN BARIŞI - KOLOMBİYA

Röportaj:Metin YEĞİN- Merve Tuba TANOK

Şu anda, çok kısa zaman önceye kadar, bize bir terörist örgütlenme diye söz edenler, bir geceden sabaha bakıyorsun 'teröristler' nerede? Bu çok ironiktir Kolombiya Başkanı için. Bu durumda terörist tanımlaması sona eriyor ve ABD de, Avrupa Birliği de bizle, 'terörist örgütlenme' ile bir çıkış arıyor. Hiçbir devlet bir masaya diyolog için oturmaz. Biz devrimci bir örgütlenmeyiz, askeri politik bir örgütlenmeyiz.




FARC-EP GERİLLALARI İLE BARIŞ GÖRÜŞMELERİ ÜZERİNE-1


Röportaj: Metin YEĞİN- Merve Tuba TANOK

 GERİLLANIN BARIŞI - KOLOMBİYA
"Biz diyalogun bir başka etabına geçtik. Gizli buluşmaların ardından, araştırma-inceleme görüşmelerinden sonra bütün bunların sonucu olarak şimdi bir masada buluştuk. Biz ve Kolombiya hükümeti, Kolombiya'nın sosyal problemini sona erdirmek için görüşmeleri kesintisiz olarak sürdürme anlaşmasına vardık."

16 Eylül 2012 Pazar

BİR TEORİK MODA...


Marx, Kırım Savaşı’yla ilgili yazılarında Fransız Devrimi’nin etkilerinin gecikerek de olsa Petrograd ve İstanbul’da da hissedileceğini yazmıştı. 21. Yüzyılın başında “modernleşme” karşıtı teorisyenlerin derdi bu olsa gerek: Fransız Devrimi’yle başlayan burjuva demokrasisi ve özgürlüğünün Batı Avrupa sınırları dışına taşmaması. Bu teorinin tam da Medeniyetler Savaşı’na denk getirilmesi nasıl bir rastlantıysa, bütün anti-sömürgeci, ulusal ve sosyalist devrimler “modernite” başlığı altında olumsuzlanıyor. Ama bu teori ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelenda gibi İngiliz sömürgeciliğinden devrimle kopan ya da İngiliz İmparatorluğu’yla farklı bağlılık ilişkilerini sürdüren ülkeleri içine almıyor. Çünkü medeniyetler savaşında bu modernleşmiş ülkeler tekelci sermaye saflarında.

13 Eylül 2012 Perşembe

GÜNEY AFRİKA İŞÇİ KATLİAMI ÜZERİNE...


Güney Afrika’da İşçi Katliamı’ndan Ufak Ders

Ağustos ayı sonunda Lonmin Marikana Platin Madenleri’nde maden işçilerinin otomatik silah kullanan polisler tarafından öldürüldüğünü televizyonlarda seyrettik. İlk işim hemen Güney Afrika basını ve Komünist Partisi’nin resmi sitesine göz atmak oldu. Ayrıca GAKP’sinin yakın müttefiki YKP’sinin sitesine de göz atıp bu katliamın sertçe kınandığını okudum.  Olay doğruydu ve aynı televizyonlarda naklen seyrettiğimiz gibi olmuştu. Gerek Afrika Ulusal Kongresi ve efsaneleşmiş Mandela, gerekse Güney Afrika Komünist Partisi uzun yıllar Apartheid rejimiyle mücadeleye etmiş yapılardı ve aralarındaki ittifak AUK iktidar partisiyken de sürüyordu.

10 Eylül 2012 Pazartesi

DEVRİM DERSLERİ


Che Guevara, ABD emperyalizminin Küba Devrimi’nden kıtadaki devrimcilerden daha çok ders çıkardığını söylemişti. Gerçekten de ABD kıtadaki müttefiklerini feodal tarımı çözmeyi hızlandıracak bazı “reformlar” konusunda sıkıştırmaya başlamıştı. Zamanın burjuva aydınları herhalde o sürece “Latin Amerika Baharı” derlerdi. Bir tarafta en zalim askeri diktatörlükler, arada bir seçimler, büyük toprak sahiplerini fazla incitmeyen “reformlar,” orduların yanında başka güçleri de ittifaka katma çabası ABD’nin Latin Amerika politikasını şekillendiriyordu. Şimdilerde yapılan Soğuk Savaş tahlillerinde sanki süper güçler arasında bir denge varmış gibi gösteriliyorsa da dünyanın her yerinde fiili süper güç yine de ABD’ydi. SSCB aslında kurulduğu günden beri savunmadaydı. Sadece bağımsızlıklarını yeni kazanmış ülkeler değil, sosyalist ülkelere de pervasızca savaş açabiliyordu. Çin-Tayvan, Kuzey Kore-Güney Kore, Kuzey Vietnam-Güney Vietnam bölünmelerinde ABD fiili savaş cephesindeydi. Domuzlar Körfezi saldırısındaki tutumu bugünkü Suriye saldırısının aynısıydı. ABD’de henüz eski solcu aydınların neocon ideolojiyle iç içeliğini gözlerden gizleyebildikleri yıllardı. Bu yüzden Domuzlar Körfezi çıkarmasında, emperyalist medyada “Castrist-Guevarist”lere, “Küba’da insan hakları ihlalleri”ne sert çıkıp, akla hayale gelmeyen yalanları yaymalarına rağmen, bunları “solcuyuz” diye yapmıyorlardı.

1 Eylül 2012 Cumartesi

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE EMPERYALİST SAVAŞLARA BİR BAKIŞ...


21. yüzyıl başında emperyalist sömürge savaşları:

Granada, Eski Yugoslavya, Nikaragua, Kolombiya, Irak, Afganistan, Pakistan, Kongo, Liberya, Sudan, Libya, Osetya, Lübnan, Suriye, vb. örnek olaylarından hangisini ele alırsak alalım, ABD ve Batılı emperyalist güçlerin askeri müdahalelerinin bahaneleri hiç bitmez. Ortalama bir sosyalistin yazılı ve görsel anaakım medyanın ideolojik yapısını, psikolojik harekâtlara desteğini bildiğini önvarsayarak belleklerimizi tazelemek istiyorum. Her gazetecilik, tarih araştırmacılığı elbette kaba emperyalizm propagandası amaçlı değildir. Burada bizi ilgilendiren Asya, Afrika ve Latin Amerika’da emperyalist savaşların içeriği ve ana akım medyanın bu içeriği çarpıtma yöntemleridir. Nazi propaganda bakanı Gobbels, bir yalanın ortaya atılarak sürekli tekrarlana tekrarlana diğer alternatifleri nasıl elediğini ballandıra ballandıra anlatmıştı. Nazi propaganda bakanının “Bin Yıllık Reich” inancıyla en kaba ve utanmazca söylediği sözler, ABD’de “Tea Party” ve neoconların, Avrupa’da aşırı sağ ve Neonazi propagandaları dışında bu kadar kabaca seslendirilmez.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

21. YÜZYILDA EMPERYALİZM VE SÖMÜRGECİLİK


21. yüzyılda emperyalizm ve sömürgecilikten ne anlıyoruz?

SSCB ve Doğu Avrupa’da sosyalist bloğun çöküşünden sonra, ne yazık ki restorasyonun zafer alayına çok sayıda eski solcu da katıldı. Bunların önemli bir kısmı Türkiye’de işçi ve emekçi hareketini stratejik olarak SSCB’yi ayakta tutma mücadelesine iten Sovyet yanlısı aydınlar, parti liderleri ve üyeleri arasından çıktı. Aslında Türkiye bu sefer de özgün olmamış, Avrupa’dan yayılan dalgaya kapılmıştı. Önce Gorbaçov dönemi sürerken emperyalizm ve sömürgecilik diye bir şey kalmadığı öne sürüldü. “Detant” döneminde barış içinde yan yana yaşamanın uluslararası iz düşümü ABD ve AB emperyalizmleriyle “ulusal” işçi sınıflarını barıştırmaktı. Glasnost ve Perestroyka sloganları döneminde, bu barışma çizgisi en uç noktalara vardı. Sosyalist blok çöktüğünde barışılacak “emperyalizm ve sömürgecilik” olmadığı, insanlığın kapitalist demokrasilerle yaşayacağı söylenerek, kalemler, entelektüel birikimler, ajitasyon ve propaganda araçları hemen yeni efendilerin hizmetine sunuldu. Bu dönemi birebir yaşadığımız için hızla eskiyen ve hemen bir yenisi uydurulan çöküş sonrası restorasyon teorilerini sıralamak mümkün değil.