12 Haziran 2015 Cuma

LAF CAMBAZISIN AMA DOSTLARIN KİMLER?

Aşağıdaki yazı ilk olarak; http://gezite.org/laf-cambazisin-ama-dostlarin-kimler/ linkinde yayımlanmıştır.
Kelimeler üzerindeki hakimiyetini ve laf cambazlığını ezilenler, yoksullar, barikatın arkasında duranlar için kullanan Boykot, ilk albümü “Geri Dönmek Yok”‘u yayımladı.
1
kapak_1
Rap, -nüfusunun büyük bir kesimi- üretime sokulmamış, artık nüfus olarak değerlendirilebilecek 1970 kuşağı genç Afro-Amerikalıların icad ettiği bir müzik türü. “Rhythm and Poem”, “Rhytmic African Poetry” ya da “Rhytmic American Poetry” gibi tamlamaların ilk harflerinden oluştuğu üzerine rivayetler mevcut. Her bir tamlamada “ritim”ve “şiir” vurgusu belirgin. Bir nevi ritmik şiir denebilir teknik olarak.
Rap’in müzikal kökenleri sayılabilecek spoken words türünde politik bir duruş olmasına rağmen, sanılanın aksine ilk örneklerde politik bir tutum yok. Daha ziyade eğlenceli parti şarkılarının yapıldığı görülüyor. İlk politik muhtevalı rap parçası 1982 yılına tekabül ederken, 1980’li yılların Afro – Amerikan politik gücünün zayıfladığı yıllar olması ilginçtir. Türkiye’de politik rap örneklerine baktığımızdaysa, -birkaç müzisyen hariç- yeraltının ana akımındaki isimlerin birkaç parça ya da birkaç sözde politik nüveler kullandıklarını, genel bir tutum almadıklarını görüyoruz.
kapak_2

Boykot / Geri Dönmek Yok!

İşte Boykot, politik muhtevayı sürekli kılan bir grup. Üniversite öğrencisi iki genç arkadaştan oluşan Boykot, 2012 yılında rap ve hardcore / punk gruplarının bir girişimi olan Class War Kollektive’in 2 kuruluşunda yer almış. İzmir’de Argo İzmir bünyesinde çalışmaya başlayan Boykot, ilk albümleri “Geri Dönmek Yok”’u 2014 yılında yayımladı. Naçizane, albüm üzerine bir yorum geliştirmeye çalışacağız.
Albümün tüm müzikal alt yapısı Boykot’un elinden çıkmış, dolayısıyla genelinde bütünlüklü bir tını var. Değişken olmayan tutarlı sound, üreticinin ne yapmak istediği / ne yaptığını bildiği hissi uyandırıyor. Tercih edilen ses elementleri ve teknik, rap dinlemeye alışkın olmayan bir kitleye rap dinletmek değil de, genel rap dinleyicisine politik rap dinletmek amacıyla yapıldığı gibi bir düşünce doğuruyor.
Yanılıyor olma ihtimali saklı kalarak sadece bir parçada sample kullanılmış, o parçada da(Kan Parkada Kaldı) albümün genelinden farklı bir tını var. Albümü dinledikten sonra ilk aklımıza gelen –üretici tercihini de göz önünde bulundurmak suretiyle- “biraz daha sample kullanımına dayalı olsaydı ya da daha akustik seslerle kotarılsaydı nasıl olurdu?” suali oldu.
Albüme Boykot’un dışında  Gazapizm“İnsanlar Ölü” ve “Marjinal” adlarında iki başarılı parçada eşlik etmiş. Ayrıca Ateş Berker Öngören’in canlı elektro gitar performansları farklı bir hava yaratmış, rap alt yapılarında canlı enstrüman kullanımının çok tercih edilmediği düşünüldüğünde cesur ve başarılı bir girişim.

“Ölsek de, duyan olmasa da, bu sokaklar yanacak ve sabah olacak!”

Lirik olarak albüm genelinde yaşanan onca zorluğa, düzenin getirdiği olumsuzluklara, ölüm – kalım mücadelesine rağmen umutlu olmayı salık veren, imkansızlık tanımayan dinç ve dik bir duruş hakim. “İntikam” hissi betimleme ya da direkt ifadesiyle sıklıkla kullanılmış. Haziran İsyanı’nın etkisi hem bu umutlu havada, hem intikam duygusunun işleniş biçiminde kendisini hissettiriyor. Popüler kültür eleştirisi, medyanın reflekslerine duyulan güvensizlik,  magazinin uyuşturucu etkisi birçok parçada, birçok kere duyuluyor.

“Roket savar ithal edemez o yüzden taş atar!”

Bir başka sık vurgulanan konu, yoksulluk, zenginlik, sınıfsal farklılıklar ve sebepleri. Elbette durum, rap içindeki genel eğilim “onda var, bende de olacak” lümpenliğinden farklı işleniyor. Yoksul halkları birlikte mücadeleye, savaşmaya ve “sokaklarda kaos yaratarak saraylara telaş düşürmeye” çağırıyor. Rap’in direkt ve sert dili, politik içerikle başarılı bir şekilde harmanlanmış. Klasik rap dinleyicisi genç nesil üzerinde olumlu etkiler doğurabilecek, en azından ana akımda her söylenenin doğru olmayabileceği  üzerine sorgu geliştirebilecek potansiyel albümde mevcut.
“Geri Dönmek Yok” albümünün Boykot’un ilk albümü olduğunu unutmadan, grubun potansiyelinin farkında olarak iki küçük öneri; Genel anlamda albümün yapıldığı tarih aralığında olan bitenler, tarihsel bir takım insanlar ve olaylar, ajitatif – propagandif bir dille işlenmiş. Ajit-prop’un gerekliliğine inanmakla beraber, “bir şarkı / bir hikaye” denklemli, insanın “basit” yaşantısına odaklanmış bir parça gruba yakışabilir.
Ayrıca mevcut düzenin durum tahlillerine ilişkin değerlendirmelerin dışında, arzu edilen, öngörülen, olması gerektiği salık verilen “bir sonraki dünyanın” tahayyülü de hem üretenin hayal gücünü kalemine dökme mahareti, hem de dinleyicinin –rap dinleyicisinin genel yaş aralığını baz alarak / var sayarak- hayal dünyasında yaratacağı etki düşünülerek işlenebilir.
Rap müziğin genel akarı magazinel bir takım hevesler, bireysel zenginleşme, üreticinin sert bir rekabet içgüdüsüyle var olma savaşıyla düzen içine doğru savruldukça, “aynı biçimde fakat farklı bir özle” sunulan rap albümlerinin ve müzisyenlerinin değeri artıyor. Boykot, kelimeler üzerindeki hakimiyetini ve laf cambazlığını ezilenler, yoksullar, barikatın arkasında duranlar için kullanıyor. Başarılı bir ilk albümün ardından, grubun olgunlaşma sürecini takip etmek keyifli olacaktır.
Albümü derli toplu dinlemek için;
Boykot’un Facebook sayfası
Boykot’un Soundcloud sayfası

  1. Başlığı Serdar Türkmen’in “Bugünün Mücadele Şarkıları” başlıklı yazı dizisinin rap ile ilgili bölümüne Brecht’in bir şiirinden esinle koyduğu başlıktan “kamulaştırdık”. Yazı dizisini okumak için ↩
  2. Class War Kollektive↩

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder